Skip to main content

Farklı disiplinlerdeki birçok bilimsel araştırmanın da gösterdiği üzere, insan beyni bilgileri anlamlı gruplara ayırıp şablonlar (Pattern) oluşturarak algılama eğiliminde. Bitkileri, hayvanları, doğa olaylarını ve hatta yıldızları takip ederek şablonlama yeteneğini kullanıp geliştiren beynimizin artık en ayırt edici özelliklerinden biri bu yeteneği olmuş durumda. Bunun belirgin örneklerinden birini gardrobumuzdaki eşyaların yerleşimine bakarak içselleştirmemiz de ayrıca mümkün. 🙂

Beyniminizin algılayış biçmine uygun olacak şekilde uygulamalarınızın, web sitelerinizin ve hatta servislerinizin içerikleri basit, öngörülebilir ve anlamlı gruplara ayrılmış olmalıdır. Ve eğer kullanıcılar, aradıkları içeriğe içgüdüsel bir şekilde ulaşamıyorlarsa bir yerlerde (muhtemelen bilgi mimarisinde) iyileştirmeler yapılması gerektiğini söyleyebiliriz.

Bilgi mimarisi tasarımında site / ürün / hizmet içeriğinin işlevsel ve kullanıcı zihinsel yapısına (mental modeline) uygun inşa edilmesi önemlidir. Gerçekleştirdiğimiz birçok bilgi mimarisi çalışmasının sonuçlarına bakarak, bu gereksinimin ne kadar hayati olduğunu ilk elden söyleyebiliriz!

Peki siz içeriklerinizi, etkin bir şekilde organize edebiliyor musunuz ya da sizin içeriğiniz ne kadar işlevsel? Bu tip sorunlar ile daha önce hiç karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız -ki sık karşılaşılan sorunlardan biridir- gelin en sık yapılan hatalara hep birlikte göz atalım.

Öncelikle; herkes hata yapar, lütfen rahatlayın. Bilgi mimarisi tasarlarken; çok kolay yapılabilecek hatalar, gözden hızlıca kaçabilecek noktalar veya farklı bakış açıları sergilenmesi gerekebilen alanlar var. Şimdi yaptığımız hataları bir kenara bırakıp daha iyi bilgi mimarisi tasarımları yapabileceğimize, yani “hatalardan öğrenmeye” odaklanalım.

1.Mantıksal Bir Temelde Olmayan Bilgi Mimarisi İnşası

En dikkat çekici yapısal hatalardan birisi, tasarımcıların genellikle çok kapsamlı içerikleri hiçbir kurala dayanmadan gelişigüzel sıralamasıdır. “Gecekondulaşma” benzeri bu türden oluşumlara genellikle hızlı büyümüş ya da büyümekte olan yapılarda rastlanır.

İyi organize edilmemiş, fonksiyonellikten ve işlevsellikten uzak bilgi mimarisine sahip olan sitelerde “ayıkla pirincin taşını!” dememek elde değil. Çünkü; belirli bir mantıksal modeli olmayan sitelerin en baştan düzenlenmesi ve yapılandırılması iş yükünü -epey- artıracaktır.

Örneğin siteniz, ziyaretçilerinin büyük çoğunluğunu arama motorları üzerinden kazanılan direkt trafikten elde ediyor olabilir. Ve bu “bizim sitemizin içeriği güzel, ne gerek var yeniden yapı oluşturmaya” demenize de neden olabilir fakat bu sizin sitenizin içeriğinin kolay bulunabilir olduğunu göstermez. SEO’nuz güzel, ne mutlu size; fakat site içi trafiğiniz arttırmak da hiç fena bir fikir değil, öyle değil mi?

Kullanıcılar eğer sitenize girdiğinde aradıkları içeriğe ulaşamıyorsa sitenizi bu bilgi yığını düzensizliğinden kurtarmanız gerekiyor. Bu bilgi yığınına genelde haber sitelerinde ve katalog bazlı e-ticaret sitelerinde yaygın olarak rastlanır.

Kullanıcılar sitenizde aradığı içeriğe kolayca ulaşamıyorsa yani siteniz erişilebilirlik kriteri yönünden zayıf ise onları sitede hiçbir kuvvet tutamaz ve siz, önce güzel kullanıcılarınızın, sonra bunun döngüsel etkisi ile o güzel SEO’nuz ile birlikte, güzel atlara binip gittiklerini izlersiniz.

İlgili başlıkları birbiriyle gruplayın, kullanıcılarınızı derin anlamsızlıklara sürüklemeyin. Bunları yapmakta zorlanıyorsanız veya daha kesin sonuçlar almak istiyorsanız kart gruplama (card sorting) ve ağaç testi (tree testing) gibi yöntemleri kullanarak sitenizin bilgi mimarisini oluşturmayı deneyebilirsiniz.

2. Arama ve Gezinme Aktivitelerinin Bütünleşmemesi

Kullanıcıların, çoğu zaman arama odaklı davranış sergilediğini artık biliyoruz. Ancak kullanıcılar, arama fonksiyonunu kullandığında her zaman aradığı içeriğe ulaşamayabilir.  

Sayfalar arasında gezinmek, şehirleri paraşütle dolaşmak gibidir; her an yanlış bir yere inebilirsiniz. Benzer şekilde kullanıcılar arama yaptıklarında, arattıkları bilgiyle değil de ilgili kelimeye benzer içeriklerle karşılaşabilirler.

Doğru planlanan bilgi mimarisi tasarımı, kullanıcıların ulaşmak istediği içerikleri onlara göstermelidir. Komşu seçenekler ise kullanıcılara arama yaparken öneri olarak sunulursa daha faydalı olabilir. Örneğin, arama sonuçları sayfasında her arama yapıldığında kullanıcının site içerisindeki konumu gösterildiğinde kullanılabilirlik artar.

Ne yazık ki, arama ve gezinme tasarımları birçok sitede birbirlerini desteklemeyi başaramıyor. Bu sorun, başka yaygın bir hata ile daha da kötüleşti: kullanıcının mevcut konumunu göstermeyen gezinme tasarımları.

blank

1- Logo ve marka bilinci oluşturma
2- Gezinme çubuğunun değişimi
3- Başlığın belirginliği
4- Bağlamsal ipucu

BBC, kullanıcıların hangi aşamada olduklarını, mevcut konumunu anlaması için güzel bir örnektir.

3. Eksik Kategori Sayfaları / “Neredeyim?”

Bazı siteler geniş içeriklere sahip olur ve kullanıcıların aradığı içeriğe ulaşabilmesi için fazladan birkaç tıklama yapması gerekebilir. Sitede çok fazla detay sayfalarına ulaşan kullanıcı; nerede olduğunu ve nasıl o sayfa bağlantısına geldiğini anlamayabilir. Bu sebeple site, kullanıcıların alt sayfalara nasıl geldiğini açıklamazsa sitenin kapsamı yanlış anlaşılabilir ve kullanıcılar bir daha aynı sayfaya ulaşamayabilir. Dolayısıyla kullanıcılar önemli ayrıntıları, ürünleri veya hizmetleri kaçırabilir.

Bilgi mimarisi, kullanıcıları fazla detaylı bir yapıya götürüyorsa, “ekmek kırıntıları” (breadcrumbs) yöntemini uygulamak kullanıcıların sayfalar arasında kaybolmamasını ve sayfalar arasında kolay geçişler yapmasını sağlar. Örneğin; hastane web siteleri randevu odaklı olduğundan genellikle breadcrumbs ihtiyacı olmadıklarını düşünürler, oysa ki randevu değil de sigorta ile ilgili bilgileri incelemek isteyen kullanıcılar sayfalar arasında kaybolabilir.

4. Ana Siteyle Kötü Entegre Olan Alt Siteler / Mikrositeler

Eskiden pazarlama kampanyalarının basit bir enstrümanı olarak anılan, fakat bugün artık kendi dinamiklerine sahip olan web siteleri; dikkatli kullanılması gereken fonksiyonlara sahiptirler. Mesela yeni bir ürün yelpazeniz için en iyi niyetlerinizle oluşturduğunuz bir mikrosite, çevrimiçi stratejilerinizi olumsuz etkileyebilir.

Aman diyelim. Hatta belki sizin için bağımsız mikro sitelerden vazgeçip ana sitedeki alt siteler hakkında yeni bilgiler vermek daha iyidir. Ancak yine de bu alt siteleri genel site yapısı içine entegre etmeniz gerekiyor.

Örneğin, hem mikro sitelerde hem de alt sitelerde, teklifin iletildiği şirket veya kuruluşla ilgili bilgilere bağlanamayan ürüne özgü sayfaları sık sık görüyoruz. Dahası, pek çok site de ana sitenin arama alanındaki alt bölümlerini zayıf bir şekilde temsil eder halde.

Ek bilgi: Diğer yandan birçok mikrosite tasarımı ana website tasarımı ile tutarsızlık göstermektedir. Bu da kullanıcının deneyimini koparma tehlikesi yaratıyor.

Önümüzdeki hafta Bilgi Mimarisinde Navigasyon kaynaklı hataları inceleyeceğiz.

Zeynep Kuzhan
UXservices – UX Designer