Skip to main content

Kullanıcı Deneyimi veya Kullanılabilirlik konularına yabancı olanlar, genelde kullanılabilirlik testlerinin roket bilimi kadar zor olduğunu; hatta bunun özellikle mobil testler ve kısıtlamaları için daha da geçerli olduğunu düşünüyorlar. Bu kişilerin kullanılabilirlik testlerinden çekinmelerindeki en belirgin faktörlerin bütçe-zaman kısıtları ve bilgi eksikliği olduğunu; kimi testlerin çok fazla efor ve maliyet gerektirdiğini düşündüklerini söylemek mümkün. Evet, bazı test yaklaşımları kolay değildir, zaman ve kaynak gerektirebilir, ancak her test bu kadar kompleks olmak zorunda değil.

Bu yazıda, kullanılabilirlik testleri gerçekleştirirken maliyetlerinizi minimize edebilecek bazı ipuçları vereceğiz.

Kolay Başlayalım

Herhangi bir ürünü test etmek için kullanılabilirlik uzmanı olmanıza her zaman gerek yok. Bir tasarımcı, proje yöneticisi, pazarlamacı ya da sadece meraklısıysanız, bir uygulama ya da web sitesini kullanmaya başlayıp kendi kendinize de basit düzeyde bir mobil kullanılabilirlik testi uygulayabilirsiniz. Ancak bunu yaparken tabii ki dikkat etmeniz gereken bazı etkenler var.

Görüyoruz ki bir çok kişi/kurum mobil kullanılabilirlik testlerini, gürültüden uzak, sağlıklı internet bağlantısı olan, yalıtılmış kapalı ortamlarda gerçekleştiriyorlar. İtiraf edelim, bu bizi bazen çok şaşırtıyor. Çünkü kapalı ortamlarda internet bağlantıları genellikle stabildir ve cihazınız 3G’den Edge’e düşmez, otobüs şoförünün frene biraz sert basmasıyla yaşanacak savrulmalar sabit masa-sandalyelerde yaşanmaz. Bu faktörler test verilerinin geçerliliğini sorgulanır hale getirir -test ettiğiniz ofis içinde kullanılmak üzere tasarlanmış bir mobil app değilse tabii(!).

Mobil testlerin kullanılabilirlik laboratuvarı ya da ofis ortamı yerine mobil uygulama ve web sitelerinin gerçek kullanım alanlarında, mesela diş hekiminde sıra beklerken, öğle yemeğindeyken ya da toplu taşıma araçlarında gerçekleştirilmesi doğrudur. Gerçek kullanım ile ilgili gerçek içgörüleri bu şekilde uygulanan testler verir.

Bu basit teste akraba, komşu ve iş arkadaşlarınızı dahil ederek kolay bir şekilde bu yöntemi genişletebilirsiniz. Sizin de kullandığınız gibi, bu kişilere mobil uygulamayı kullandırtabilir ve bu esnada sadece gözlemleyerek çok şey öğrenebilirsiniz.

Mobil kullanılabilirlik testi için bunlar çok basit, neredeyse maliyetsiz ve fazla zaman istemeyen yaklaşımlardır. Sonuçları detaylı bir çalışmanın ayrıntılı verilerini sağlayamaz ve size büyük tasarım kararlarında yardımcı olamaz. Fakat size ürünün farklı ortamlardaki kullanım pratikleri ve kullanıcılar üzerindeki yansımaları hakkında temel düzeyde de olsa değerli bilgiler verebilir.

Bir Adım İleriye Taşıyalım

Mobil ürününüzü kendi başınıza ya da çevrenizdeki insanlarla test etmek elbette çoğu zaman “yeterli” bir test yaklaşımı olmayabilir. Bu durumda bir önceki paragrafta bahsettiğimiz ‘quick and dirty’ yaklaşımı hedef kitlenizi daha çok yansıtacak kullanıcılarla gerçekleştirerek bir adım ileri gitmek isteyebilirsiniz. Bu durumda ‘hallway testing’ yöntemi sizin için faydalı olabilir.

Birkaç ay önceki bir projemizde sıfırdan bir mobil uygulama tasarlarken bu yöntemi UXservices ekibi olarak biz de kullandık: Tasarım sürecinin başlangıç aşamasındayken, tüm tasarımı ve özellikle navigasyonu etkileyecek büyük bir karar almamız gerekiyordu. Bu aşamada bize yardımcı olmak için gerçek kullanıcıları sürece dahil etmeye karar verdik, ancak zamanımız kısıtlıydı ve fazla bütçemiz de bulunmuyordu. Bu testi gerçekleştirmek için ‘hallway testing’ yöntemini uyguladık. Birkaç saat içinde bir online prototipleme aracını kullanıp, low-fidelity bir prototip geliştirdik ve test cihazımıza yükleyerek sahaya çıktık.

18-25 yaş arası kadınlardan oluşan bir hedef kitlemiz olduğu için, 3 kişilik bir ekip ile şehrin en hareketli alışveriş caddelerinden birine gittik. Ekibimiz bir greeter, moderatör ve gözlemciden oluşuyordu. Greeter’ın rolü, testimize uygun olabilecek kişileri ikna etmek, ve bu aşamada küçük bir hediyeden bahsetmekti. Kullanıcılar teste dahil olmayı kabul ettikten sonra, moderatörümüz uygulamayı tanıtarak, kullanıcıdan birkaç görev tamamlamasını istedi. Bu esnada gözlemci izledi, dinledi ve notlarını aldı. Bu süreç yeterli sayıda farklı katılımcı ile tekrar edildikçe temel kullanıcı davranışları da belirmeye başladı.

Eğer böyle tekrar eden davranışlardan oluşan pattern’ler yakalayamazsanız, yeterli sayıda katılımcı ile test gerçekleştirmediğiniz çıkarımında bulunabilirsiniz.

Zaman ve bütçe kısıtlarımızın olmasına rağmen, hallway testing yöntemi bize yeterince içgörü kazandırdı. Tasarım sürecinde almamız gereken kararı kolaylaştırdı. Bu yöntem, ayrıntılı ölçümler sağlamasa da, tasarım aşamasının erken dönemlerinde alınması gereken kararları göstermesi ya da doğrulaması açısından çok yardımcı olabilen bir yöntem.

Daha fazlası için; mobil kullanılabilirlik testleri hakkında gerçek tecrübelere yer verilen yeni Inspiring Series kitabımız Mobile Testing Tips’i Amazon’dan edinebilirsiniz.

Mobile Testıng Tıps